10 Mart 2015 Salı

10 Mart (Salı) 2015

Okuldan geldim meyveli yoğurt kaşıklıyorum. Hava harika. Kendini şehre rağmen duyuran kuş cıvıltılarına araba sesleri eşlik ediyor. Mutfakta arkadaşım bi' şey çitiliyor. Çırpıyor da olabilir bilmiyorum. Dedim ya okuldan geldim. Hafızamda; okuldan gelip annesinin ısıttığı süte petibör bisküvi banarken çizgi film izleyen kumral bi' kız canlanıyor. Kız daha toy, bi' şey yaşamamış, ileride olacaklardan habersiz. Bugs bunny izliyor. Seviyor bags baniyi ama sinir de oluyor. Neden bu kadar hin? Neden hiç yenilmiyor? Neden hep ağzını geydire geydire havuç yiyip kibirle sırıtıyor? Halbuki "Cınımmm"  deyişindeki o enaniyet ona hiç yakışmıyor, inşallah geçer bu n'oldum delisi havalı halleri. Neyse. Biraz çizgi film, sonra kalkıp "Anneee ben çamur oynamaya gidiyoruum". Bi kaba su doldurup, kap kacak poşetini alıp sokağa çıkıyor, komşu çocuklarının bazıları da geliyorlar. Hatice, Reyhan falan.. Birkaç da oğlan var ama şimdi isimleri hatırlanmıyor. Kumral kız; kısa saçlarıyla, yüzüne vuran güneşle, toprağa suyu hafif hafif yedirip kararken öyle iyi ki. Saçları ışıldıyor, elleri minik minik karıyor çamuru, üzerinde sarı bahcivan tipi pantolon, içinde safi mutluluk. Kız sanki çamur oynamak için varmış gibi bi ciddiyetle oynuyor çamurla, şekiller veriyor, kimisini katı yapıp yuvarlıyor köfte yaptım diyor, kimisini biraz cıvıtıp ıslak kek. Elleri, parmakları, hatta yüzünden saçını çekerken yanakları çamur olmuş bu kız dünyanın en mutlu çamur oynayıcısı oluyor. Kalkıp ilerideki ağaçtan birkaç yaprak koparıyor, yemeklerini süslüyor bunlarla, bazı yaprakların içine biraz çamur katıp sarma bile yapıyor. Kız o kadar mutlu oluyor ki. Ya çok mutlu oluyor. Arkadaşlarıyla birbirlerine yemeklerini gösteriyorlar, sonra babası çarşıdan geliyor. Arabayı park edip yanına yürüyor kızının. Küçük kız yemeklerini takdim ediyor babasına, babası yer gibi yapıyor ve "Nımnımnımm çok güzel olmuuşş" deyip lezzet almış gibi şaplatıyor damağını. Kız içinden gülüyor. Hadi gel yemek yeriz birazdan deyip eve gidiyor babası, "Tamam :)" diyor kız. Kız çok mutlu. Kap kacaklarını topluyor, "Görüşürüzz :)" diyor arkadaşlarına. Evin yolunu tutuyor. Ellerini yıkayıp salona geçiyor. Annesi yemeği getiriyor, tavuk haşlama, pilav yapmış galiba. Sofraya oturuyorlar, karşıda televizyon var, ekranda Ayrılsak Da Beraberiz. "Yırttık abiciem yırttık" deyip çakal çakal tavırlar takınıyor, Feridun muydu adı acaba, işte o. 
Annesi "Neler yaptınız bugün Hilâl?" diyor. Anlatıyor kız gününü. Okulda olan o çok sıradan şeyleri, sesinde; seviliyor, yadırganmıyor, yargılanmıyor olmayı bilişten gelen rahatlıkla, doğru kelime seçme telaşı yaşamadan, aklından diline nasıl akıyorsa öyle. Konuşuyorlar biraz. Gülüyorlar hepberaber, bi' birbirlerine, bi' diziye, bi' her şeye. Yaşamaya belki, belki Allah'a bi' şükür gülüşü bu. İnsan Allah'a gülemez mi sayın okuyucu? İnsan Allah'a gülebilir .  İşte onlar da gülüyorlar öyle. Kız gülüyor.
Kız küçük. Kız kumral. Kız çamur oynayıcısı. Kız çok şanslı. Çok şanslı.

Meyveli yoğurdun biri bitti. Sanırım bi tane daha yiycem.